Bu makaleyi yazma amacım;
•Hiç duymayanlar için en azından bir fikir oluşturmak
•Kilo vermek için türlü yollar deneyip umutsuz bir arayış içinde olanların sağlıklı ve direkt bir alternatifle arayışlarını nihayete erdirmek
•Önyargısı olanlara bir nebze “acaba?” dedirtmek
•Bir yerde okuyup hakkında daha fazla bilgi almak isteyenler için detay sunmak
•Kullanmak isteyenler için de akla sık gelen soruların cevaplarını derlemek istedim.
*Doktor arkadaşlarıma samimi bir not; yararlandığım makaleleri internette (özellikle pubmed’de bile) araştırırken harala gürele önüme çıkanı buraya getirmedimKarşıma çıkan 30küsür yabancı kaynak makalenin hepsini literatür olarak taradım fakat aralarından sadece en seçkin olanları dikkate aldığımı göreceksiniz.*
Peki..Glucomannan nedir?
Tam adıyla “Konjac glucomannan (KGM)”, doğada organik bir şekilde bulunan, yetiştirilen Salepgiller familyasından ( orkide türlerine Anadolu’da verilen genel ad ) tel köklü otsu bir bitkidir. Kökünde 2 tane yumru vardır. Bu yumrular nişasta benzeri polisakkarit glucomannan ismi verilen bileşikler( Amorphophallus konjac )içerir. Gövdesi, dik ve silindirimsidir. Çiçekleri salkım veya başak şeklindedir.
Konjac glucomannan (KGM), hidratlandığında (yani su ile birlikte kullanıldığında) katı, düşük kalorili bir jel oluşturabilen ve yaygın bir şekilde dünyada zaten yüzyıllardır tüketilen viskoz bir diyet lifidir.
Son birkaç on yılda, saflaştırılmış KGM, birçok ülkede bir gıda katkı maddesi ve bir besin takviyesi olarak sunulmuştur.
Ayrıca, konjac unu veya KGM içeren bir diyet, hem doktorlar hem de diyetisyenler tarafından daha sağlıklı olarak kabul edilir ve bu gıdalar birçok Asya ve Avrupa pazarında popülerdir.
Daha da önemlisi WHO (world health organization) tarafından kilo kaybı bakımından en sağlıklı besin maddesi olarak belirtilmiştir.
Ne değildir?
•İlaç değildir.
•İçindekilerin ne olduğu belli olmayan, dünyada duyulmamış ve birbiriyle etkileşiminin ne olduğu belli olmayan yüzlerce bitkinin karışımı çaylardan, mamalardan değildir.
•Mide duvarına baskı oluşturmaz.
Kimler kullanabilir?
Kilosundan memnun olan kilolu bireyler de kullanmalıdır. Çünkü kilo özellikle yaşla beraber aterosklerotik kalp hastalıkları ve diyabet gibi bir çok kronik rahatsızlığa sebebiyet veren bir durumdur. Kilolarla yaşamaya devam etmek görünüş olarak memnun da olsanız,size yakıştığını da düşünseniz iyi değildir. Özellikle bel karın bölgesi yağlanmaları sağlık açısından en riskli kabul edilen yağlanmadır. Verilmelidir.
Kronik hastalığı olanlar, polifarmasi durumundakiler, morbid obez çocuklar, kadın, erkek, kilo vermiş fakat bu kiloyu korumak isteyen bireyler..
İlaç etkileşimi yapar mı?
Yapmıyor. Yalnız ilaç kullanımı saati ile glucomannan kullanımı saati arasını oldukça açmaya dikkat ediyorum ben danışanlarımda. İlacın etkinlik süresini bölüp azaltmasın diye aldığım bir önlem bu. Bunun dışında zaten kronik rahatsızlıklara iyi gelen bir doğal maddeden bahsediyoruz. Diyabet hastası birinin örneğin kilolu kalması ile glucomannan kullanması arasında kâr/zarar terazisine koyuyorum her danışanı ayrı ayrı ve ona göre saatlerini ayarlıyorum. Ben prensip olarak glucomannan önerdiğim her bireyi yakından takip ediyorum bunu hem danışanımın en doğru şekilde kilo vermesini gözlemek için hem de mesleki merakım için yapıyorum. Bu şekilde az zamanda 10 tane danışanım oldu ve hepsinden farkettiğim kadarıyla ayrıca yararlandığım makaleler doğrultusunda da hipertansiyon, diyabet, hipo/hipertiroidi gibi kronik rahatsızlıklar ve bunların ilaçlarını kullanan bireylere bir zararı olmadığı görüldü.
Hangi hastalıklara iyi gelir?
Hakkında uzun süreli şekilde ve geniş gruplarla çift kör çalışma yapılan hastalık gruplarını arattım bu başlık için (kaynaklarda belirttim) ve içlerinden olumlu sonuç alınan hastalık gruplarını aşağıya yazmak istiyorum:
>>>Pcos , diyabet, hipertansiyon, ulcerative kolit
Nasıl kullanılır?
Bir bardak ılık suya (200–250ml) karıştırdığımız. ve içtiğimiz 2gramlık toz haldeki KGM sonrası 1 saat boyunca 1–1,5L ye yakın su içmeye devam ediyoruz ve öğünümüzü yiyoruz( kahvaltı veya akşam yemeği neyse) Gün içinde su alımımızı toplam 2-,2.5L ye yakın yapmaya dikkat ediyoruz.
•KGM midede sindirilemez (böylece uzun süren tokluk hissi az yemek yemeye sebebiyet verir.
Kilo vermek için en birincil çözüm nedir diye sorsam..hepimiz biliriz ki basit bir formüldür: bir sisteme giren çok çıkan azsa o sistem şişer. İnsan bu kadar basit bir sistem olmasa da temel kural basittir ağzımızı tutmak ve aldığımızı çıkarmak. Fakat birçok sebepten ötürü (stres, yeme bağımlılıkları, sedanter yaşam tarzı, susuz ve lifsiz beslenme, duygusal yeme vb..) sistemimiz yavaşlar hatta durur fakat biz almaya (yemeye) devam ederiz. Kilo alımı ise vüdudun bize dur deme şeklidir. Aynaya baktığımızda gördüğümüz fazlalıklardan ya da eskiden bize tam olan bir kıyafete artık giremediğimizi gördüğümüzde anlarız bunu. Bu noktada 2 şeyden birine karar vermemiz gerekir. Mail kutumuza düşen reklam ıvır zıvırymışçasına bu sinyalleri ignore edip yemeye ve eski yaşantımıza devam ederiz
ya da kilo vermeye karar veririz. İşin yarısından biraz azıdır niyet etmek. Fakat başlamak yarısıdır. Başladınız biraz da agresif şekilde yıllardır uyuşukluğa ve çok yemeye alışmış bünyenizi açlığa ve ağır sporlara zorladınız. Bu çok yanlıştır. Hem sürekliliği olmaz hem de eskisinden daha kötü bir hale gelebilirsiniz. Bu yüzden bilinçli bir şekilde bilen kişilere (doktor,diyetisyen) danışmak en doğrusudur. Fakat piyasadaki türlü türlü hatta ünlü diyetler benim şahsi fikrimce uygulanabilirliği az ve çoğu tek yönlü bir beslenme önerdiğinden dolayı vücudumuzun doğasına aykırı ve yanlıştır.
İşini özenle yapan diyetisyen arkadaşlarımdan da aldığım fikirler doğrultusunda kendi fikrim şudur ki; kişi kendi yaşadığı coğrafya gereği bulabildiği besinleri çeşitli bir şekilde (karbonhidrat/yağ/protein) tüketmeye devam etmeli fakat porsiyonlarını vermesi gereken kilo miktarı ile orantılı olarak oldukça azaltmalıdır.
Bu porsiyon azaltma işinin kolay bir şey olmadığının farkındayım(kilo veremeyen onlarca tanıdığım ve kendi tecrübelerim doğrultusunda) tam da bu noktada midede sindirilmediği için yer kaplayıp uzun süre tokluk hissi sağlayan KGM(glucomannan) yürümeye başlayan bir çocuğa uzaktan gel gel diye hevesle bakan anne gibi kilo vermek isteyenler için ancak ve ancak güzel bir destektir, lazımdır, doğaldır.
KGM’nin kullanımı kilo verme hususunda kimileri için ilk adımları atarken ,kimileri içinse uzun süreli şekilde kullanım olarak gereklidir. :) çünkü hepimiz özenle yaratılmış farklı farklı bireyleriz ve hepimizde hem kullanım hem de sonuç anlamında nüans farklılıkları olacaktır. Tıpta çook bilinen bir söz vardır: hastalık yoktur hasta vardır diye bu da o misal olsun.
Ayrıca yeme alışkanlığıyla ilgili bir diğer nokta da bilinenin aksine sık sık mideyi yorucu şekilde değil aralıklı oruçlarla vücudunun kendine gelmesine zaman da tanıyarak yemek gerektiğidir. Bu konuyu burda çok uzatmadan geçiyorum fakat hakkında yazdığım makale için tıklayabilirsiniz.????
•KGM bağırsaktaki yararlı bakteriler (probiyotikler) tarafından fermente edilebilir.
Yani Glucomannan bir prebiyotiktir.
Prebiyotikleri probiyotiklerin besin maddeleri olarak düşünebilirsiniz. Vücudumuzda neyi beslersek o büyür/çoğalır mantığıyla glucomannan bizim bağırsağımızdaki faydalı bakterilerin (mikrobiyota) çoğalmasını ; bağırsak hareketlerimizin ve dolayısıyla da metabolizmamızın düzenlenmesini sağlayacaktır. Ayrıca prebiyotik kullanımı (uzun süreli glucomannan kullanımı) ihtiyarlık kaynaklı sağlık sorunlarının -osteoporoz vb-gecikmesini sağlar.
•KGM bağırsak yüzeyinde koruyucu bir örtü oluşturabilir; yapışkan özelliği nedeniyle, bağırsak yüzeyinde savunma amaçlı bir kaplama oluşturabilir.
•KGM glikoz, kolesterol, trigliserit ve kan basıncını azaltabilir ve kilo kaybını sağlayabilir.
•Kaynak kısmında detaylarını bulabileceğiniz,
KGM’nin anti-diyabetik, anti-obezite, müshil, prebiyotik ve anti-inflamatuar aktiviteleri gibi sağlık yararları üzerine son çalışmalar tartışılmıştır.
Dr. Tuğba Tunçkaya
Kaynaklar;
